Kelebek hastalığı (Sistemik lupus eritematozus – SLE), kelebek hastalığı olarak da bilinir. Tüm sistemleri etkileyebilen bir romatizmal hastalıktır. İsmini güneş gören yerlerde özelliklede yüzde kelebek şeklini andıran deri döküntüsünden almaktadır. Her ne kadar SLE için tanısal bir bulgu olsa da her zaman tipik lupus deri bulgusunu görmek mümkün değildir. Deride döküntü, saçlı bölgede aralıklı kelleşme, eklemlerde artrit, halsizlik yorgunluk, kilo kaybı, tiroidi, akciğer, böbrek, kalp, dalak karaciğer tutulumu nörolojik ve psikiyatrik bulgular nedeniyle romatologlar tarafından takip edilen bir hastalıktır. Tedavi edilmez geçiştirilmeye çalışılırsa yaşam kalitesini çok değiştiren ve ölümcül olabilen kronik gidişlidir. Bugün için tedavinin hedefi erken tanıya ulaşmak, yaşam kalitesini yükseltmek ve düşük hastalık aktivitesine veya remisyon dediğimiz iyileşme sürecine ulaşmaktır.
SLE oluşumunda bir genetik yatkınlık vardır. Epigenetik faktör (enfeksiyon, radyasyon, göç vb) dediğimiz bir uyaran ile bu genlerin aktive olması, bağışıklık sisteminin aktifleşmesine ve kendi hücre ve dokularına karşı savunma amaçlı saldırmaya başlamasına neden olur. Bağışıklık sisteminin hangi organ veya sistemi hedef aldığı ile ilgili olarak SLE bulguları ortaya çıkar. Bulaşıcı hastalık değildir. Direkt genetik penetrasyonu da yoktur. Yani annesinde SLE olan biri hayatının bir evresinde mutlak SLE olmaz.
SLE’’nin görülme sıklığı 100.000 kişide 40-50 arasındadır. Kadınlarda daha fazla hastalık görülür. Siyah ırkta da hastalık daha ağır seyreder.
Halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, ateş, kilo kaybı, saç dökülmesi gibi prodromal bulgularla beraber güneşle tetiklenen yanaklar ve burun sırtında kızarık döküntüler, ağız içi ve burunda aftöz ülsere yaralar, el eklemlerinde simetrik artrit, böbrek tutulumu, aritmi, nefes darlığı, sara krizi, uyuşma, güçsüzlük vb çok çeşitli bulguların görülmesi ile tanı aşamasına gelebilir. Bazen de çok atipik bulguları olabilir. Bu nedenle lupus tanısının konması ve tedavisinin planlamasının bu konuda eğitim almış iç hastalıkları üzerine romatoloji ihtisası yapmış hekimler tarafından yönetilmesi çok önemlidir. Hastalık pek çok sistemi tuttuğu için multidispliner yaklaşım ve birden fazla hekimin takip ve değerlendirmesi gerekebilir.
SLE hastalığı olan bir kadın gerekli tedaviyi alıyor ve hastalığı kontrol altındaysa gebe kalabilir, sağlıklı bebekler doğurabilir. Gebeliği boyunca hem romatoloğu hem de kadın hastalıkları doğum uzmanı ile temasta olması önemlidir.
SLE hastası birinin cinsel birliktelik sırasında kontraseptif yöntem olarak barier kontrasepsiyon yöntemi yani prezervatif kullanması enfeksiyon kontrolü açısından da önemlidir.
Laboratuvarda ANA testi temel testtir, ama ENA, anti DS DNA, RF, CCP, C3, C4, sedim crp hemogram, biyokimya vb testler tanıya ulaşmada ve ayırıcı tanıda kullanılan testlerdir.
Tedavide steroidler başta olmak üzere hastalık düzenleyici antiromatizmal ilaçlar (DMARD)’dan yararlanılır. Tedavi sırasında inflamatuvar gıdalardan kaçınmak ilaçlar ile uyumlu bir diyet takip etmek, kilo almamak ve mümkün olduğunca aktif bir yaşam sürmek egzersizi günlük yaşam alışkanlığı içine sokmak önemlidir. Ayrıca Lupus hastaları güneşten de korunmalıdır. Ultraviole hastalığın alevlenmesine neden olabilir. Bu nedenle güneş koruyucu kremler yaz kış kullanılmalıdır.
Bazen başka hastalıkların veya diğer romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar ANA değerinde pozitifleşme ve “ilaca bağlı lupus” dediğimiz bir tablonun ortaya çıkmasına neden olabilir. Şayet kronik olarak devamlı uzun süreli kullandığınız bir ilacınız varsa doktorunuzun önereceği aralıklarla kontrole gitmeniz çok önemlidir.